Benim Nefsim mi Yoksa Gölbaşı'nın Geleceği mi?

Uzun bir zaman geçti. Depremden bu yana "Anayoldan aşağısı kapanacak mı?", "İlçe taşınıyor mu?", "Gölbaşı yerinde kalmayacak!"

Benim Nefsim mi Yoksa Gölbaşı'nın Geleceği mi?

Uzun bir zaman geçti. Depremden bu yana "Anayoldan aşağısı kapanacak mı?", "İlçe taşınıyor mu?", "Gölbaşı yerinde kalmayacak!" sözleri Bilim Kurulunda yer alan Profesörlerin çalışması sonucu nihayetlendi. İlçenin aşağı tarafı yani Turan Özdemir caddesi, dönemin Bakanı Mehmet Özhaseki'nin kapanacak söylemlerine rağmen, Prof. Dr. Seyhan Fırat ve birbirinden değerli bilim adamlarının raporu doğrultusunda açılma sürecine geldi. Bu süreçte emeği geçen Mahmut Göksu, bu durumla ilgili hiç konuşmayınca, birileri "biz yaptık, kapanmasın dedik, vekilleri ziyaret ettik" diyerek kendilerine pay da biçtiler.

 

Gelinen süreçte Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Gölbaşı Belediyesine imar ile ilgili kıstasları ve kat durumlarını bildirdi. Takriben 3 ay önce olan bu süreçle birlikte Belediye birimleri çalışmaları başlattı. Bu uzun ve meşakkatli süreç şimdi Bakan Murat Kurum'un ilçeyi ziyareti ile başka bir hal aldı. Emlak Konut, eğer hak sahipleri %70 oranında bir destek verirse, Turan Özdemir caddesi ve çevresinde bir rezerv alan oluşturup çarşıyı yerinde yapacak bir irade ortaya koydu. Bunu yaparken %51 destek yetmesine rağmen, halkın iradesi ve isteğini görmek amacıyla %70 gibi yüksek bir oran şart tutuldu. 

 

Toplu yapılan işlerde elbette hak kaybı ve eksik fazla durumlar olacaktır. Bu konuda bilgi vermeye gelen ilgili konudaki Daire Başkanı eksik ve fazla durumlar konuşularak karar verilecek ve ona göre ödemeler yapılacak diyerek bir güvence oluşturmaya çalıştı. Toplantı malesef herkesin kendi aklındaki ile Daire Başkanının aklındakiler arasında gitti geldi. Hak sahiplerinden çok, derdim var diyenlerin konuştuğu bir toplantı haline dönüştü. İskender Yıldırım geç de olsa bu durumu fark edip mikrofonu eline aldığında toplantının amacı da az çok belli oldu. 

 

Bu toplantı memleket için gösteri yapma ve devleti sorgulama meydanı değil, rezerv alanın neresi olduğu ve sürecin nasıl işleyeceğiyle ilgiliydi. Bu minvalde konuşma yapan İskender Yıldırım sonrası, biraz durulan ortam, rayiç bedelin ne olduğu ve geçici çarşıda kiracıların iş yerlerine denk yerler oluşturup oluşturulmayacağı sorusuyla devam etti. Cevapların bir kısmı tatmin etti, bir kısmı tatmin etmedi. Çalışma yapılmamış, bu toplantı sadece bir bilgilendirme amacı taşıyordu. Benzer çalışmalar diğer deprem bölgelerinde de uygulanmıştı. Bu konuda Belediyeler arası iş birliği yapılarak kısa dönem önce Elazığ'da yapılan dönüşümler sorgulanabilirdi. Ayrıca "Gölbaşı Yeniden İnşa Sempozyumu" düzenlenerek şehir planlamacılarından bilgiler alınabilir, burada görev alan Profesörlerden de destek istenebilirdi. 

 

Gelinen süreçte şimdi bir karar vermek gerekiyor. Bu kararı verirken imzayı ya yıllarca geçici olarak konteyner içinde kalmayı göze alarak atmayacağız, ya da 2 yıl içinde tertemiz dükkanımızda oturup 18 yıl içinde sıfır faiz ile ödeyerek atacağız. Ya her sene gücü yetenin dükkan yaptığı karma bir inşaat sürecini göze alarak atmayacağız, ya da çevre düzenlemesi ve kaplamasıyla örnek olabilecek bir süreçle yapacağız. Kararı biz alacağız. Yalnız nefsimizi düşünerek, memleketi seviyorum diye diye tumturaklı yalanlarla kendimizi aldatmadan bunu yapmalıyız. Birilerinin siyasi rekabetine odun taşımayarak yapmalıyız. Kendi göbeğimizi her seferinde yanlış keserek, yine "bizi yerimizden ediyorlar" lafına inanırsak, bu gidişle yerimizden olacağımız kesin. 

 

Rant ise bu memleketin aşağısı kapansaydı olacaktı, evet. Fakat memleketin aşağısı açık olduğu sürece hangi rantı konuşacağız. Kimse satmazsa yerini ve dönüşüme destek verirse rant da oluşmaz. Asıl rant, yerinde dönüşüme parası yetmeyen hak sahiplerini birileri kandırırken olacak bunu da unutmamalıyız. O yüzden süreç için yetkililerden şeffaflık istemek, esnaflar içinden bir temsilci heyeti oluşturmak, bunu hak sahipleri arasından da oluşturmak ilk yapılması gereken şeylerdir. Temsilci heyetleriyle birlikte aynı durumda olan Adıyaman'daki gelişmeler de takip edilmeli ve gerekli mercilerle muhatap olabilecek bir ekip oluşturulmalıdır. Bu şekilde hem güven hem de Gölbaşı'nın geleceği için ne doğru ortaya çıkması kolaylaşacaktır.

 

Son olarak Fay üzerinde olan yapıların yerine yenisinin yapılması durumu? Yasada durum net, çevrede faylar aktif. Bu konuda bakanlık sorumluluk almıyorsa kim sorumluluk alabilir? Eski Gölbaşı yok, akıllı olmak ve bu süreçlere artık toplumsal olarak sert tepkiler vermek zorundayız. Kimse buna cesaret bile etmemeli...